6 Ocak 2011 Perşembe

Okur- Yazar Buluşması II: Max Frisch HOMO FABER

4 Ocak 2011'de toplanan okur- yazar topluluğu yazgıyı, bilimi, aşkı, sanatı, ön yargıları konuştu. Homo Faber, tüm üyelerden tam not aldı.  İlk buluşmada sessiz kalanlar bu kez konuşkandı; insan okudukça açılıyor.
12 A'nın kitap kurtlarındanAslı ve Didem de vardı buluşmada. Zaman zaman arkalarına dönüp "yeni"lerin de kendileri kadar iyi olup olamayacaklarını kestirmeye çalışıyorlardı. Gelecek güzel günleri düşünürken arkalarıda bıraktıkları hayat sorumluluklaırından  vazgeçmeyenlerden onlar...
İstemihan katıldı aramıza bir de. Şimdillik dinlemede. Çok şeyler anlatacak sonra sonra...
Gelelim buluşmada yaşanan kavrayışların ardından söylenen unutulmaz bazı sözlere:
Kader
Ulaş:Homo Faber'in ironik trajedisi anlatılıyor.Max Frisch romanında kendi yaşamı ile bağlantılar kurmuş.

İlke:Faber anti kaderci olmasına karşın rastlantıya inanıyor.
Ulaş:Toplum için kesin bir şey sunulamaz çünkü insan denilen değişken varlıklardan oluşur toplum.

Tansu: İstatislikler kaderi oluşturur.

Akıl-Duygu

Ulaş:Faber kızı için “bizim çocuğumuz” değil “senin çocuğun” diyor.Bu onun kadınlara nasıl yaklaşılması gerektiğini bilmediğini gösterir.

Didem:Faber kızı ve karısının ona ihtiyacı olmadığını düşünüyor. Bu özgürlük verme açısından güzel; ama iyi bir baba olma açısından pek hoş değil.

İlke: Romanda Faber,  kızı olduğunu bilmediği halde sürekli biçimde Sabeth'e karşı kendi konumunu ölçüyor.
Ulaş:Akıl ve mantık mutlak anlamda doğruluğu ve iyiliği ifade etmezler.Aklı ve mantığı baz aldığımızda bunun iyiliğini belirleyen duygudur.Duygunun devreye girmediği düşünce saf (kuru) bir düşüncedir.

Tuğba Hoca: Bazı durumlarda salt akıl ile hareket edilebilir ancak bu bütün hayata yayılmamalıdır. İdeolojiler, yaşamın her noktasına taşınmaz.... Bir de her ideolojinin bir çöküşü vardır.




Ulaş:Salt akıl ile hareket etmek kölelikten kötüdür yani kölenin en azından duyguları vardır.
X: Kızını yılan sokunca bu yüzden ölenlere bakıp kızının ölmeyeceğini düşünüyor ancak başını vurma olasılığını atlıyor.


Ulaş: Rasyonalizmi reddedemeyiz.

Ayşenur:Biz toplum olarak o kadar da akılcı değiliz. Duygularımızla yaşıyoruz.

Aslı: Toplum olarak duygularla yaşamak bizi bir yandan geriletirken bir yandan da rahatlatır; ruhsal olarak tedavi eder çünkü kötü olaylara "yazgı" diyip geçmemizi sağlar.



Ulaş:Biz şükretmeye alıştırılmışız bunun ile yanılsamalı mutluluk yaratmak bız insanların hoşuna gidiyor.

Tuğba Hoca:Şükür insanı bazen mutlu eder, bazen iyileştirir, bazen de hımbıllaştırır.

Ulaş:Max Frisch burada kaderci olalım demiyor.Yaşamı olasılıklar ile kabul etmeyi öneriyor. İslamlıktaki tevekkül gibi... Yani sen işini doğru yaptığından emin ol, sonrasını Tanrı'ya bırak.

Bilimin Modern Çağdaki Saltanatı
Tuğba Hoca:Her insanın iç disiplini farklıdır, olaylara yaklaşımı da farklıdır.Benim bir olaya bakışım bir ilahiyatçı ya da fizikçiden çok farklı olabilir.

Ulaş: Bilim dünyayı sadece kendi disipliniyle açıklarsa yanılır. Zaten Kuantum fiziğinden beridir bilim bence olasılıkları kabul eder. Bilim akıl bağnazlığına teslim olmamalıdır.

Aslı:İslam felsefesini başlatan adam Farabidir.Farabi bir rasyonalist.Ondan sonra Gazali geliyor o ise sezgileri ile hareket ediyor Gazali'den sonra olan olmuş bie... .Biz ne Tanrı inancına sığına tembeller ne de bilimin sınırlarına kendini teslim eden yetiştirmeliyiz. Biz ortasını bulmalıyız.

Feminizm

Aslı:Max Frisch'in kadınlara bakışını da tartışmalıyız.

Ulaş:Tanrı hep erkek olarak kodlanır

Tuğba Hoca:Bunun sebebi ilahiyatçıların erkek olması olabilir mi? Demir çağından önce toplumu kadınlar yönetiyordu.Demir bulununca kaba kuvvet ihtiyacı erkekleri egemen kıldı. Sonra bu böyle sürüp gitti.

Tankut:Sizin söylediğiniz sistemde erkek daha aptal kadın daha becerikli olacak ancak erkek fiziksel olarak her zaman daha güçlüdür.

Tuğba Hoca: İnsanlar zaten artık kas gücüne ihtiyaç duymuyor.

Tankut: Ben günlük işler dışında kas gücüne ihtiyaç duymuyorum.Kızlarda duymuyor ama ben yaşıtım bir kızdan her türlü daha güçlüyüm.

Tuğba Hoca:Halterci kadınlar da var.

Tuğba Hoca:Türkiye Avrupa'nın en şişman ülkesi ama bundan kırk sene öncesinde daha da şişmandı.Toplumlar giderek fiziksel olarak da değişiyor.Kadınlar da değişiyor.Ama şimdi fiziksel olarak güçlü olmayı amaçları yok. Devir zeka, akıl devri.

Ulaş:Sümer mitolojisinde erkeğin gücü almasıyla başlayan bir dönem var.Doğa zıtların birleşimi ise erkek ile kadın bunun yansımasıdır.Dolayısıyla birinin diğerinin üstüne çıkmaya çalışması bence doğaya aykırı.

Ayşenur:Bir uygarlıkda kadınlar daha iyi ok atmak için bir göğüslerinden birini kesiyordu.

Eren:Erkek her zaman daha güçlüydü.Amazon kabilelerindeki kadınların yaptıkları fiziksel gücü değiştirmez.

Tankut:Bir erkek ezildiğini farkettiği anda fiziksel güç ile olaya el koyar.

Ulaş:  Bazı ülkelerde  erklik ya da namus kavramı yok. Bizde neden olsun?


Kişisel Gelişim Kitapları
İlke:Küşisel gelişm kitaplarını yazanlar sanki kendileri normal de biz anormalmişiz, normalleşmek için o kitapları okumamız gerekir gibi bakıyorlar bize. Tuhaf!

Kitaptaki Gölgemiz

Ayşenur:Ben akılcı biriyim.Faber bana itici geldi.Bende mi öyleyim diye düşündüm.

Tankut:Homo Faber'i neden sevmiyorsunuz ?

İlkem:Bana itici gelmedi ancak neden böyle biri diye düşündüm.

Tankut:Faber yanlış değil ki kızı öldüğünde şok oluyor çünkü yılan sokması istatistiğini tutturamamış bu sadece çok parametreli bir denklemi yanlış hesaplaması.

Ulaş:Romanlar ideolojik kitaplar gibi mutlak biçimlendirme yapmıyor.Doğruyu da yanlışı da gösteriyor.Buradaki sorun zaten matematiği yanlış kurmak.

İrem:Herksin doğruları var ancak ben kendi doğrularım dışındaki birilerini de görebilirim.

Ayşenur:(Tankut'a) Faber sana göre doğru mu ?

Tankut:Ulaş önce sana cevap vereyim matematik her yerde uygulanamaz.Gündelik hayatında gördüğün insanların üçte birini kesinlikle küçümsüyorsundur.Bunu herkes yapar.Bilim nesnel sanat özneldir.İnsanlara nesnel katılman önemli değildir.Öznel katılman önemlidir.Biz bir heykelden büyüleniriz Faber ise bir makineden ya da kusursuz bir dişliden büyülenir.

Ulaş:Uçaktaki Alman'a önce kıl olmasına karşın sonrasında kanka oluyor ama. Adam önyargılı Tankut.

Tankut:Adam sanatçıları sevmemesine rağmen dışlamadı ama.

Tuğba Hoca:Bir zamanlar şiir yazan insanlar matematikçiydi hatırlayın.Bilim ve sanat kardeştir.  Faber sanatı bilimin yanında değersiz görüyor.

Tankut:Sanat bilimden korkutucudur.



Tuğba Hoca: İkinci kitapta ne kadar çok değiştiğinizi, birbirinizden ne kadar farklı düşündüğünüzü görüyorsunuz. Sekiz kitabın sonunda kendinize şaşıracaksınız. Okumak özgünleştiriyor; ama uzlaşmayı asla unutmayın.
 
Son söz önemliymiş...
Ateşli tartışmalarıın yaşandığı bir oturumdu. Katılan herkese teşekkür ederiz.
Yazmanlarımız Eren (üstteki resim) ve İlke'ye  titiz yazmanlık çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz.
Sıradaki oturumda  Bilge Karasu'nun Gece romanını konuşacağız.
Sevgiler. İyi okumalar...

5 yorum:

  1. 8 kitap sonunda son halimi çok merak ediyorum umarım ulaş gibi biri olurum :)

    YanıtlaSil
  2. sekiz, on sekiz, yirmi sekiz, yüz sekiz... kitap kurdu ilke, ulaş gibi olur o zaman. ya da en güzeli şahane bir ilke olur. :)

    YanıtlaSil
  3. en azından özgün bir ilkenin ilk tohumlarını atarım :)

    YanıtlaSil
  4. ben ilkenin annesiyim.eğitimciyim.bu çocuklar beni çok heyecanlandırıyor.onlarla gurur duydum.tabi sizinle de sevgili meslekdaşım.ne kadar olağanüstü bu yaptığınız.düşünen,özgür ve özgün düşünen insanlar yetiştiriyorsunuz.biri de benim oğlum.o kitapları bende okuyorum.çocuk gibi heyecanlanıyorum.ilkenin ne hissettiğini merak ediyorum.sanırım benim okumamdan oda hoşlanıyor. bende bir kitap kurduyum dile getirmekten çok yazmayı seviyorum.keşke onların yaşında onların arasında olabilseydim. harika bir deneyim olurdu benim için.ilkenin yazar ve çevirmen bir büyük amcasıda var.genler işe yaramış mıdır?ondaki değişim çok hoşuma gidiyor.anneyim ve şekillenen varlık oğlum.keşif gibi...heyecanla süreci takip ediyorum,edeceğim.tüm bu güzellikleri yaratan genç okurlara ve size sevgili öğretmenim,yolunuz açık olsun.(okuyan beynin yolu kapanır mı ki)nurtenöğretmen

    YanıtlaSil
  5. İşte bu harika! Şimdiye dek bloga yazılan en güzel yorum sizden geldi. Hep aklıma gelirdi bu aklı evvel çocukların velileri neler düşünüyor, diye. Demek ki sizin gibi destek oluyorlarmış onlara; heyecanlı tartışmalarımıza uzaktan ortak oluyorlarmış. Yüreklendirdiniz hepimizi. Bir buluşmada sizi de görmek isteriz aramızda. Zarif sözlerinize teşekkür ederim. Onaylanma duygusu rahatlatmaz beni, besbeter çalıştırır. Sürece ilişkin desteğiniz etkisini gösterecek yani. Sevgiler.

    YanıtlaSil