22 Haziran 2010 Salı

Yekta Kopan'ın 20/06/2010 Tarihli Fil Uçuşu Yazısı Sahaf İçin Yazıldı.

Biliyorsunuz Sahaf'ın üçüncü sayısını olabildiğince uzağa ulaştırmaya çalıştık. Dergimiz öyle güzel bir yere, öyle doğru bir insana ulaşmış ki  söylenecek söz bulamıyorum. Çağdaş öykü yazarımız Yekta Kopan, blog yazılarını  paylaştığı Fil Uçuşu'nda  bizi anlattı. Bu heyecan verici yazı aşağıdaki adreste:

 http://filucusu.blogspot.com/2010/06/sahaf-ozgurce-kosan-konusan-liseliler.html

17 Haziran 2010 Perşembe

Yaz Aylarında Sahaf İçin Yenilikler Başlıyor

İnternet edebiyatı üzerine yıllardır tartışılıp durulur. Ben yazının belirli bir yurdu olmadığını düşünenlerdenim. A4 kağıtta, duvarda, dergide, kitapta, takvimde ve elbette bir bilgisayar  ekranında yazının kendine yer bulabileceğine inanırım. Yazının niteliğini ve yazınsallığını ilan etmek ise ayrı bir sınama konusudur. Nasıl ki her kitapta yazılanı yazınsal bulmuyorsak her bilgisayar ekranında yazılanı da yazınsal olarak tanımlamayabiliriz. Yazınsallık, yazının bulunduğu yerle değil hangi dilsel özgünlüklerle var edildiğiyle ilgili bir  saptamadır.
Bu açıklamaları niçin yaptığımıza gelince... Sahaf için yeni planlarımız var. Bunu hemen sizinle paylaşmak istedik. Sahaf artık yalnız bu blogda değil belki çok daha geniş bir boyut kazanarak internet ortamına taşınacak.

12 Haziran 2010 Cumartesi

Sahaf Okuruna Merhaba

Edebiyat dergilerinin edebiyatın laboratuarları olduğu söylenir. Peki ya okul dergileri? Onları nereye koymalı?
Biz, bu soruya yanıt olsun diye değil yalnızca edebiyatın tadını çıkarmak, doya doya kitap konuşmak, doya doya yazmak için bir atelye kurduk: Yazma Atelyesi. Gelin size bunun hikayesini anlatalım:
Ankara Reha Alemdaroğlu Anadolu Lisesi 2007 yılında Okur- Yazar Topluluğu'nu kurdu. Bu topluluğun amacı, okumayı ve yazmayı seven öğrencileri bir araya getirmekti. Cuma günleri okul dağılıp el ayak çekildi mi bizim tayfa sessiz sedasız okul kütüphanesindeki yerini aldı. Topluluk önceleri havadan sudan konuştu; kitaplardan, yazarlardan, şairlerden... Okumak derdinden yazma derdine düşünce hemen yazma disiplinin ilkelerini belirledik ve Yazma Atelyesi'ni kurduk.
İlk yazılar yazılmaya başlandı. Önce birbirimizin yazdıklarına şaşırdık. 16- 17 yaşlarımızda bu cümleler bizden mi çıkıyordu yani? Sevincimizi uzun tutmadık; kuru alkışla bir yere varılmayacağı edebiyat tarihinde defalarca kanıtlanmıştı. En iyisi eleştiri yapmaktı, hem de acımasızca. Yazılanlar paylaşıldı, yazılar acımasızca eleştirildi. Kimseler kolay kolay alkışlanmadı. Yazılarımız böyle böyle düzeldi, renklendi, tatlandı. İlk yıl böyle geçti.
2008 yılında cuma günleri okul kütüphanesindeki buluşmalarımız sürdü. Yazma atelyemizin bu yılki amacı bir dergi çıkarmaktı: Sahaf Dergisi. Başardık. Dergiyi ilk kez elimize aldığımızda kimimiz ağladı kimimiz şaşkınlıktan deliye döndü. Dergimiz kalın saman kağıda basıldı; parlak kağıdın arsızlığını hiçbirimiz istemedik. Edebiyatta popülizmden ve patırtı koparanlardan hazzetmeyen biz gençler gayet ağır başlı, mütevazı sarı-bordo renklerinde karar kıldık. Sahaf Dergisi'nin ilk sayısı Ankara'daki kitapçılarda satıldı. Dergimizi satan kitapçılara gizli gizli gidip bizimkinin ne kadar sattığını saydık. Bir tane bile eksilse yani satılmış olsa içimiz hop etti. Eksilen bu dergiyi kimin aldığını düşleyerek hiç tanımadığımız insanlara hikayeler anlattığımızı, şiirler söylediğimizi düşünüp seviniyorduk. Sahaf Dergisi'yle artık edebiyatın tadını çıkarmak çok daha anlamlı bir hale geldi. Okumak ömür boyu pusulamız; yazmak yalnızca okumamızın bir taşkınlığı olacaktı sanki önceleri .Oysa dergiyi elimizde görünce iş işten geçmiş biz yazı yazmaya aşık olmuştuk. Bundan sonra yazı, okumamızın yanında hep var olacak bir sırdaşa dönüşmüştü.

2009 yılında da önceki yıllarda olduğu gibi Faulkner, Calvino, Borges, Balzac, Shakespeare, Aragon, Hilmi Yavuz, İlhan Berk, Tanpınar, Oğuz Atay, Wirginia Wolf ve daha nice yazı ustası, sorgusuz sualsiz giriyordu yaşamımıza . Biz daha çok okuyorduk. Okudukça daha çok yazıyorduk; daha az beğeniyorduk yazdıklarımızı... 2009'un mayıs ayında Sahaf Dergisi'nin ikinci sayısı çıktı. Yeşil- sarı. Kalın saman kağıt. (İçten içe Kül Öykü'ye "öykünüyorduk".)

"Biz" diye yazıldı bu yazı. Çünkü bu bizim hikayemiz oldu. Üstteki afiş, en son halimiz. Ama bizden önceki üç yılda aramızda bir süre bulunmuş, okuldan mezun olduğu için bizden ayrılmış tüm "atelyecileri" "yazıcıları" hep hatırladığımızı söylemek istiyoruz. Bu son halimizi onlara da borçluyuz. "Yazı yazan herkese boçluyuz."

Bu blog, şimdilerde Sahaf Dergisi'nin üçüncü sayısını çıkarmak telaşında olan Yazma Atelyesi üyelerinin daha geniş bir okur kitlesine ulaşma heyecanın sonucudur.

Edebiyatın tadını çıkarmak için kurulan Yazma Atelyesi, Sahaf Dergisi okuruna merhabalar dilemek ister:

Merhabalar!

Afişteki Fotoğraflar (2009-2010 Yazma Atelyesi Üyeleri)

Yukarıdan aşağıya:

Aslı Şahinkaya, Batıhan Akgün, Çağatay Müezzinoğlu, Deniz Dengiz, Deniz Özeren, Didem Demir,

Kardelen Dalokay, Kutlay Bike Halıcı, Ozan Cırık, Ömer Atmaca, Onur Yılmaz, Tankut Özkan,

Recep Kılınç, Yavuzhan Akduran

+ Tuğba Çelik Özer