21 Ocak 2011 Cuma

Okur-Yazar Buluşması 3 : Bilge Karasu Gece

Blog okurunun bu buluşmanın notlarından anlamlı çıktılar elde edebilmesi için Gece'nin bazı özelliklerini bilmesi gerekir.
1- Gece romanının belli başlı kahramanları yoktur.
2- Gece romanının belirgin bir mekanı yoktur.
3- Gece romanının zamanı belirsizdir.
4- Gece romanın anlatıcısı birden çoktur; anlatıcılar birbirlerinin sözünü sık sık keser her şeyi karmakarışık ederler.
5- Gece romanının düzenli bir olay örgüsü yoktur.
6- Gece romanı alegoriye, sembole, imgeye açık bir metindir.

 Sayılan özellikleri Gece'yi özel bir roman konumuna ulaştırır. Okur- Yazar Topluluğu üyeleri bu zorlu kitabı beğenmiş midir sorusuna yanıt şöyle verilebilir: "Okuduklarımızın en iyisi bu galiba. Bundan iyisi olamaz. Bu adam deli. Bilge Karasu'nun zekası hayret verici." Bu sözler topluluk üyelerine ait. Anlaşılan o ki onları yıldırmak zor; "Bir kitap iyiyse o okunmalıdır," anlayışı onlarda  çoktan yerşemiş görünüyor.

Şimdi gelelim bu tuhaf kitabı tartışırken, konuşurken ortaya atılan yargılar, kesinlemeler, sanmalar... Göreceksiniz ki bütün bu söylemlerin her biri ayrı bir yataktan doğup ayrı bir denize akıyor. Çünkü Gece böyle bir kitap; okuru yoran ama okurun kendi tasarımında biçimlendirdiği için ilginç bir roman.


İşte söylenenler:

Ulaş: Gecenin işçileri gündüzcüleri öldürüyor.

Ulaş: Sevinç, aslında Bilge Karasu’nun bence kendisidir.

Ulaş: Baskı  rejiminden etkilenmiş.

Didem: Bence rejimden filan etkilenmemiş.

Ulaş: Güneş hareketi, 12 Eylül olabilir mi? Vakayı edebiyata dönüştürmüş.

Tuğba H. : Madem öyle bir düşünce var. Söylesenize baskıyı romanda ne ölçüde, ne zamandan itibaren hissettiniz?

İlke: Başlangıçta ortamın durumundan bahsediyordu. Baskıcı durum hemen  hissedilmeye başlanıyor.

Didem: İlk bölümde baskı olarak görmedim, o durumu görmeye çalıştım. Tepkisizlik vardı sanki her şeye. Son bölümde baskıcıyı hissetim ben.

Aslı: Gecenin işçileri bir şeye dönüştürülmeye çalışılmış. Ama ne neye?

Ulaş: Gecenin işçileri rüyalarda yaşıyor gibiler.

Ulaş; Bir şey anlatmıyor gibi. Kapalı imge kullanıyor.

Aslı: İmge zaten kapalıdır.

Ulaş: Hayır. Kapalı imge diye bir şey var.

Didem: Yazarın yarattığı kahramanlara cevaplar verdim roman boyunca. Kafalarının karışık olması, sonra ne yaptıklarını bilmemek beni deli etti. Kurguyu tamamlama isteğiyle romanı okudum. Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu da öyledir ya hani. Sona gelirsin hiç bir şey olmamıştır. Önce kızarsın sonra hoşuna gider.

Tuğba H. :Kitabın 214.sayfası benim için gece manifestosu.

Eren: Kitabın felsefi bir tarafı var.

Aslı: Kurguyu bir düzene oturtmamış.

Tuğba H.:Neden kronoloji konulmamış kitaplar bize ilginç geliyor?

Merve: İnsanları düşünmeye zorladığı için olabilir.

Tuğba H. :Klasik romanlarda ak ve kara vardır. Kuantum fiziğiyle artık bakış açımız değişti ondan olabilir. Ama dünya hala ak ve kara; bunu henüz dünya anlamadı.

Aslı: Bu kitaplar için bir bilgi birikimi gerekir. Yıllar sonra farklı sonuçlar çıkarabiliriz.

İlke: Kitapta yürüyen bir olay yine de var; olay kitaptan sıkılmayı önlüyor.

Tuğba H. :Kitapta bazı yerlerin altını çizmeyi seviyor musunuz?

Grup: Evet

İlke: Altını çizdiğimiz yerler bizi asıl konuya bağlar.

Ulaş: Altını çizmeden kitap okuyamam.

Ömer: Sonsuzla bir şey topla veya çıkart, gene sonsuzdur.

Tuğba H. :Neden dürüstlerin hikâyesi yazılmaz?

Ömer: Her yer gündüz bile olsa eşyaların yaptığı gölgeler geceyi oluşturur.

Eren: Her zaman üzülüyoruz ya da her zaman mutlu oluruz diyemeyiz. Bu insanın duruşuyla ilgilidir.

Merve: Gündüzün içinde gece barınıyor.


Tuğba H. : Gece gündüz kutuplaşması metaforik olarak düşünürseni hoş değil. Belki birlikte olduklarını düşünme gerek. Kutuplaşmalar sırala iktidarı deiştiriyor ama her iktidarda olan karşıtını eziyor. İtidar iyi bir şey değil, eşitlik güzel.  Babanın  çocuğun üzerindeki iktidarı bile kötü. Sevmek lazım hepsi o.

Ulaş:”Korku imparatorluğu yaratmayalım.”diyor Karasu.

Tuğba H. :  İnsanlar kitaplarda hemen hikâyeyi bulup okumak istiyor. Bu yüzden millet deli gibi Bilge Karasu okumuyor. Hikayeyi gizlemiş Bilge Hoca.

Tuğba H. :Güçlü insanlar olun, yönetin. Ama  insanların size boyun eğmesini istemek doğru değildir. Gece işçileri gibi gündüzcüleri dövmeyin.

Tankut:”Kayanın arkasında duranlar gündüzün nasıl olacağını bilemezler.

Ulaş: Çok param olsa üniversite açarım siz de (Tuğba H.) profesör olursunuz.

Tuğba H: Gidişat o yönde! :)
 
Ve topluluk dağıldı. Her zamanki gibi "asıl" söylenenler bizde kaldı.

Sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder